VERGİ USUL KANUNU KAPSAMINDA KAÇAKÇILIK SUÇLARI
- AKADEMİK DERLEMELER
- 20 Eyl 2018
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 11 Mar 2024
Bir seri halinde devam etmeye düşündüğümüz bu yazıda Vergi Usul Kanunu 359. maddede düzenlenen suçları inceleyeceğiz. Bu ilk yazının konusunu ise VUK 359/b fıkrasında düzenlenen sahtecilik suçları oluşturmaktadır.
Bu suç TCK 204'de düzenlenen Resmi Belgede Sahtecilik suçunun özel düzenlenmiş halidir. VUK 359/b hükmüne göre bu suç;
vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen,
saklama mecburiyeti bulunan,
ibraz mecburiyeti bulunan
defter, kayıt ve belgeler hakkında işlenebilir. Şu halde vergi mevzuatınca tutulması yahut düzenlenmesi gerekmeyen diğer belgeler yahut vergi mevzuatından kaynaklansa da saklanma yahut ibraz edilme mecburiyeti bulunmayan belgelerin bu suçun konusu olması söz konusu değildir. Pek tabi dikkat çekilmesi gereken bir diğer husus tutulan, düzenlenen, saklanması yahut ibraz edilmesi gereken şeyin bir "belge" de olması gerekir.
Bu tespitin yapılabilmesi için bir takım kriterler geliştirilmiştir. Yargıtay vermiş olduğu bir kararda; Buna göre bir belgenin resmi belge olması için; “Bir belgenin resmi belge niteliğini elde edebilmesi için yalnızca bir memur tarafından düzenlenmiş olması yeterli değildir. Memurun düzenlediği her belge resmi belge sayılmaz. Bir belgenin resmi belge sayılması için, memurun gördüğü görevle düzenlenen belge arasında nedensellik bağının bulunması gerekir. Ayrıca resmi belgeye vücut veren yasal dayanağa uygun olması ve zorunlu biçimsel koşulları taşıması gerekir.”[1] Şu halde bir belgenin resmi belge olabilmesi için;
Belgenin bir kamu görevlisinden sadır olması,
Belge ile kamu görevlisi arasında bir nedensellik bağının kurulabilmesi,
Varsa kanunen öngörülmüş şekil şartlarına uygunluk.[2] İşte ceza mahkeme bu kriterler çerçevesinde bir belgenin sahte olup olmadığına karar vermelidir.
Kanun ayrıca "defter", "kayıt" ve "belge" ifadelerini de kullanmak suretiyle bu kapsamı genişletmiştir. Özellikle "kayıt" ifadesinden sadece fiziki olarak tutulan, bir belgeye dercedilmiş olmayan kayıtlar da anlaşılabilecektir. Tüm bunlarla birlikte ilgili fıkranın son cümlesinde bir tanıma da yer verilmiştir. Buna göre " Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir." Görüldüğü üzere bu cümleyle sahte belgenin gerçeği yansıtmama yönüne dikkat çekilmiştir. Kanımızca bu hüküm sebebiyle aslında sahte olan fakat gerçeği yansıtan bir belge yahut kayıt bu suçun oluşumuna sebebiyet vermeyecektir.
1.1.1.2 Sahtecilik Sayılan Fiiller
Yukarıda izahına çalıştığımız belgeleri, kayıtları veya defterleri;
yok edenler,
asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler,
sahte olarak düzenlenmiş şeyi kullananlar,
bu suçu işlemiş olacaklardır. Ayrıca defterlere[3] ilişkin spesifik belirlemeler de yapılmış;
defter sahifelerini yok etmek,
defter sahifelerini yok edip yerine başka yaprak koymak fiilleri de bu suçun kapsamında değerlendirilmiştir.
Bir belgenin, kaydın yahut defterin tamamının veya bir kısmının sahte olarak düzenlenmesi tek başına bu suçun vücut bulması için yeterliyken, sahte olarak düzenlenmiş bir belge, kayıt yahut defterin kullanılması da yeterlidir. Tüm bu hareketlerden herhangi birisinin yapılması ile suç oluşacağından bu suç bir seçimlik hareketli suçtur.
Şu halde suçun işlendiğine dair sübuta ulaşabilmek için mutlak surette yok etme, değiştirme, kullanma filllerinin faillerce işlendiğinin ve bu fiillere konu belge, kayıt yahut defterin niteliğinin tespiti önem arz etmektedir.
1.1.2. İlliyet Bağı ve Netice
Maddede belirtilen sahte belgelerin sadece düzenlenmesi bu suçun oluşması için yeterlidir. Düzenlendikten sonra kullanmak da bu suça sebebiyet vermekle beraber bir gereklilik değildir. Pek tabi söz sahtecilik faaliyeti failden sadır olmalıdır. Örneğin belgenin fail tarafından imzalanmış olması o belgenin failce üretildiğine delalet edecektir.
1.2. Manevi Unsur
Bu suç kastla işlenebilir bir suçtur. Yani failin bilerek ve isteyerek fiileri irtikap etmesi gerekmektedir. Doktrinde kastla işlenebile suçların olası kastla işlenmesi de mümkün olarak görülmektedir. Gerçekten bir belgenin yok edilmesi konusunda umarsız davranan bir kimse de bu suçu olası kastla işlemiş olacaktır. Zira neticenin meydana gelmesinde olursa olsun düşüncesindedir.
Bu suçun taksirle işlenebilir halini kanun düzenlememiştir. Bu suretle ilgili fiillerin dikkatsizlik ve özensizlik sonucu işlenmesi suça vücut vermeyecektir. Pek tabi burada dikkat ve özen sınırının belirlenmesi önemlidir. Zira bir mükellefi çoğu zaman tacirdir ve bir tacirden beklenen dikkat ve özeni göstermesi beklenir.
1.3. Hukuka Aykırılık Unsuru
Genel hukuka uygunluk nedenleri bu suçu teşkil eden fiille için de caridir. Görevin yerine getirilmesine, meşru savunmaya, hakkın kullanılmasına ve ilgilinin rızasına ilgili suça uygun düştüğü ölçüde başvurulabilecektir.
[1] Yarg. CGK., 4.4.1983, 6-13/155.
[2] Veli Özer ÖZBEK, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, 5. bs., Seçkin yay., İstanbul 2013, s. 758.
[3] Pek tabi VUK'nca tutulması gereken Yevmiye Defteri, Defterikebir, Envanter Defteri v.b. defterler kastedilmektedir.