top of page

ABONELİK SÖZLEŞMELERİNE DAİR

  • AKADEMİK DERLEMELER
  • 21 Eyl 2018
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 11 Mar 2024

Abonelik Sözleşmeleri Yönetmeliği’ne göre genel olarak abonelik sözleşmeleri “Tüketicinin belirli bir mal veya hizmeti sürekli veya düzenli aralıklarla edinmesini sağlayan “ sözleşmelerdir. Görüldüğü üzere bu tip sözleşmeleri salt idare hukukunun sınırları içinde değil bilhassa tüketicinin korunması hakkında kanun kapsamında değerlendirmek icap etmektedir. Bu durum yargısal uyuşmazlıklarda hangi yargısal yolu tercih edeceğimiz konusunda da bizzat yol gösterici mahiyettedir.


Keza Yargıtay’a göre; “Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkili aleyhine tahakkuk ettirilen 280 TL elektrik faturası bedeli ile kaçak elektrik kullanıldığı iddiası ile uygulanan 10.586 TL ceza miktarı kadar borçlu olmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet ; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut olayda; davacı ile davalı TEDAŞ arasında yapılan abonelik sözleşmesinin davalıya ait meskenin elektrik ihtiyacının karşılanması amacıyla yapıldığı ve davacının 4077 sayılı yasa kapsamında tüketici olduğu anlaşılmaktadır. Bu duruma göre uyuşmazlığın çözümü Tüketici Mahkemelerinin görevi içerisindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Bu durumda; davaya bakmaya Tüketici Mahkemeleri görevlidir. Mahkemece, görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.” Yarg. 3.HD 2013/4072 E., 2013/5180 K. sayılı, 27.03.2013 tarihli kararı


Elektrik perakende satış sözleşmeleri ise düzenlemeye tabi tarifeler yoluyla elektrik enerjisi ve/veya kapasite almak isteyen gerçek veya tüzel kişiler ile tedarik şirketleri arasında akdedilen sözleşmelerdir. Bu sözleşmelerin hangi şekil kurallarına tabi olduğu hususu Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği’nde ayrıntılı bir şekilde düzenlenmektedir. Taraflar arasında akdedilecek bu sözleşme bir standart sözleşme şeklindedir ve tedarikçi şirketlerin görüşü alınmak suretiyle EPDK tarafından belirlenir. Sözleşmenin önemli unsurlarından bir tanesi olan fiyat konusunda Yönetmelik’de “Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği çerçevesinde Kurum tarafından yapılan gelir ve/veya fiyat düzenlemesine aykırı olmamak kaydıyla piyasada rekabeti geliştirecek uygulama açısından tüketicilere kolaylık sağlayacak hususlar yer alabilir.” hükmü yer almaktadır.

Sözleşmenin akıbetiyle ilgili olarak tedarikçinin haklarından birisi mücbir sebepler nedeniyle yükümlülüklerini yerine getiremezse mücbir sebep olayının veya etkilerinin devam ettiği ve yükümlülüğün yerine getirilmesini engellediği süre boyunca etkilenen yükümlülükleri askıya alabilmektedir. Şüphesiz bu durum sözleşmenin tarafları arasında mahkemece halli gereken uyuşmazlıkların doğumuna sebebiyet verebilir.

EKONOMİK SUÇLARA DAİR

Türk Ceza Kanunu’nda bu tür bir sınıflandırma mevcut değil ise de ekonomi biliminin verileriyle açıklamak zorunda olduğumuz bu tür bir...

 
 

©2024 MOMENTUM HUKUK&DANIŞMANLIK

bottom of page